KARNE NEDİR?
Karne ile ilgili bir yazı yazmaya ilk karar verdiğimde kafamda bazı sorular belirdi. “Karne” kelimesinin tam tanımı nedir, dilimize hangi dilden geçmiştir, acaba ilk ne zaman kullanılmaya başlanmıştır gibi konular üzerine biraz araştırma yaptım ve bu konuyla ilgili çok az bilgi olduğunu fark ettim. Karne; Fransızca kökenli bir kelime ve temel olarak defter anlamını taşıyor. Türk tarihinde ilk kez 1930 yılından önce Hüseyin Rahmi GÜRPINAR tarafından “okullarda değerlendirme defteri” anlamıyla yazılı kaynaklara geçirilmiş. Biraz daha geçmişe yolculuk ettiğimizde ise; okullarda karnenin ilk kez 1800’lü yıllarda kullanıldığını görüyoruz. İlk kullanıldığı zamanlar karnelerde; öğrencilerin edinmesi beklenen beceriler listesi ve yanı sıra bu becerileri edinip edinemedikleri yer alıyormuş. Yani; bugün geldiğimiz noktada olduğu gibi başarılı yahut başarısız öğrenci etiketlemesi olmaksızın verilen bir geribildirim defteri gibi kullanıldığını söyleyebiliriz. Peki bugün bizler nasıl bir anlam yüklüyoruz bu değerlendirme defterlerine? Etiketleme aracına mı dönüştürdük yoksa? Çocuklar bu yüzden mi karne dönemlerinde bu kadar kaygılı?
Karne ile ilgili doğru bir değerlendirme yapabilmek için; öncelikle karnenin anlamı konusundaki bakışımızın sağlıklı olması gerekir. Karne; çocuğunuzun aldığı sorumluluktur, zamanı verimli kullanabilme ve etkili problem çözebilme becerisidir. Ancak esasen; derslerini ne kadar öğrenip öğrenemediğiyle ilgili öğrencinin kendisine ve velisine bilgi veren, not sistemine dayalı bir geribildirim aracıdır.
KARNE NE DEĞİLDİR?
Öğrencinin ders başarısını ölçmekle birlikte; karne başarının tek ölçütü değildir. Hiçbir karne dürüstlüğü, cesareti ve merhameti değerlendiremez. Hiçbir karne sosyal zekâyı ölçemez ve hiçbir karne çocuğun hayat okulundaki başarısının bir göstergesi değildir. Hiçbir karne; hayat değildir.
KARNE İLE İLGİLİ ÇOCUKLARA NASIL YAKLAŞMALI?
Karnedeki düşük notlardan ötürü;
- Çocuğunuzu; kardeşleri, arkadaşları ya da diğer yakınlarınızın çocukları ile kıyaslamayın. Birbirinin aynısı olan iki insan yok, hepimiz eşsiziz. Çocuğunuz da herkesten farklı, yalnızca kendisine benzeyen bir birey. Dolayısıyla her çocuğun kapasitesi farklıdır; ondan kendi kapasitesinin üzerine çıkan şeyleri beklemeyin. Bunun yerine yeteneklerini daha iyi ortaya koyabildiği alanları örnek göstererek eksiği olan alanlardaki motivasyonunu arttırabilirsiniz.
- Çocuğunuzla suçlayıcı bir dille konuşmayın. Suçlamak; karşı tarafın utanç duymasına neden olur. Çocuğun başarısızlıklarından ders çıkarabilmesi için ise; başarısızlığı utanç verici bir sonuç olarak değil; çaba gösterilerek aşılacak bir durum olarak görmesi gerekir.
- Fiziksel şiddet uygulamak gibi davranışlardan kesinlikle kaçının. “Seni okuldan alacağım, kaportacıya vereceğim!” gibi etrafımızda sıklıkla duyduğumuz tehditler savurmayın. Çocuğunuza lakap takmayın ve özellikle de başkalarının yanında alay eder tavırla konuşarak onu aşağılamayın. Bu tarz tutumların tümü; çocuğun hem kendisine hem de size olan güvenine zarar verecektir. Eğer duygularınızı paylaşmak istiyorsanız, bunu kişiliğini incitmeden “Ben Dili” kullanarak yapın.
- Karnenin ne ifade ettiğini, karnedeki bilgileri nasıl yorumlamak gerektiğini açıklayın. Yüksek not almak için değil, öğrenmek için çalışmanın ve okumanın değeri ve önemi üzerinde durun. Bazen düşük notlar almanın da normal olduğunun, çalışarak eksikliklerini giderebileceğinin altını çizin.
- Çocuğunuzun duygu ve düşüncelerine önem verin. Onun, kendi karnesiyle ilgili anlattıklarını dinleyin ve söylediklerine güvenin. Kendisinden de bir değerlendirme yapmasını isteyerek öz değerlendirme becerisini edinmesine de katkı sağlamış olursunuz.
- Birlikte başarısızlığın nedenlerini araştırın. Eksiklerin nasıl giderebileceği ile ilgili çözüm üretmeye teşvik edin. Çözüm yollarını denerken de ne kadar ilerleme olduğunu birlikte gözlemleyin.
- Okul ve öğretmenlerle ilgili görüşlerinizi çocuğun yanında tartışmayın.
Karnedeki yüksek notlardan ötürü;
- Maddi olarak ödüllendirmeyapmayın. Ders çalışmak ve ödev yapmak çocuğun sorumluluğundadır. Dıştan verilen ödül ise; öğrenmeyi değersizleştirir. Eğitim sürecinde esas hedefimiz öğrenmenin gerçekleşmesi iken ödüle ulaşmak için yüksek not almak şekline dönüşebilir. Verebileceğiniz en güzel ödül; samimi bir takdir, koşulsuz sevgi ve verimli bir tatil geçirmesini sağlamak olacaktır.
Eğer içinizden, çocuğunuza hediye almak geliyorsa, bunu elbette ki her zaman yapabilirsiniz. Burada dikkat edilecek nokta; alınacak hediyeye ders başarısının koşul olarak sunulmamasıdır.
U N U T M A Y I N !
Onlara
başarmayı öğretirseniz,
asla tatmin olmazlar.
Onlara memnuniyeti öğretirseniz,
her şeyi başarırlar.
–William MARTIN-
PEKİ, YA SİZİN KARNENİZ?
Öğrencilerin başarısızlık nedenleri araştırıldığında aile içi iletişim problemleri, anne-babanın çocuğun kapasitesini aşan düzeyde beklenti içerisinde olması ve yine anne-babanın baskıcı/cezacı tutuma sahip olması ön plana çıkan nedenler arasında yer alıyor. Bu nedenle lütfen önce kendinize sorun;
- Çocuğunuza sağlıklı bir aile ortamı sundunuz mu?
- Onu can kulağıyla dinlediniz ve saygı gösterdiniz mi?
- Onun dersleriyle/okul hayatıyla yeterince ilgilendiniz mi?
- Ders çalışma alışkanlığı kazanabilmesi için ona destek oldunuz mu?
- En önemlisi; ona iyi birer rol model olabildiniz mi?
ÖNEMLİ NOTLAR
- Tatil programı yaparken çocuğun dinlenebilmesi için mutlaka zaman ayırın. Okulla ilgili tekrar edilmesi gereken konuları, tatil için verilen ödev veya etkinlikleri günlük kısa bölümler halinde yapması konusunda motive edin.
- Tatil boyunca çocukların belirlenen ve kontrol edilen süreler dâhilinde televizyon izlemeleri ya da bilgisayar/tablet oyunları oynamalarına izin verilebilir. Günümüzde çocukların en keyifli hobileri haline gelen teknolojiyi onların hayatlarından tamamen çıkarmak imkânsızdır. Aynı zamanda, doğru şekilde kullanılırsa teknolojinin olumlu etkileri de vardır. Teknolojiyi, araştırma yapmak ve öğrenmek adına verimli bir şekilde kullanabilmesi için ona örnek olun.
Betül COŞKUN VARLIK Psikolojik Danışman